Gölbaşı Mutlu Sonlu Masöz Bayanlar

Gölbaşı Mutlu Sonlu Masöz

Adı Philip olan adam, “Tanrı’nın Geyiği” diye karşılık veriyor. Elizabeth gü lü yor ve Lesje’ya biraz daha içki isteyip istemediğini soruyor. Lesje, “Ben iyiyim” diye karşılık veriyor. Bunu cırtlak bir sesle değil, mırıltı Gölbaşı Mutlu Sonlu Masöz şeklinde sö ylediğini umuyor. Bir sigaraya fena halde ihtiyaç duyuyor fakat iki eli de dolu. Lesje roman okumaz, ö tekilerin–Nate’in, hatta arada bir William’ıno denli rahatça sö yleyiverdikleri roman adlarının bir tekini bile bilmiyor. Ona kalsa, Yitik Geyik derdi, ama bu da KanadalI değil.

Bü tü n yiyecek bö yle geçti. Elizabeth, “Birkaç arkadaş gelecek, o denli” demişti. “giymeye falan gerek yok.” Lesje da buna gü venerek, pantolonunun ü zerine uzun bir kazak geçirip gelmişti. Oysa ö bü r iki kadın elbise giymişler. Elizabeth nasılsa karalara bü rü nmemiş bugü n. Kurşuni, bol bir şifon giysi giymiş; bu da onu daha genç ve olduğundan daha ince gö steriyor. Kolye  bile  takmış. Bir zincir, ucunda  gü mü ş  bir balık var. O¨ bü r kadınsa  akıcı  morlar içinde. Lesje uçarı, çizgili giysileriyle kendini on iki yaşlarında hissediyor.

Gölbaşı Mutlu Sonlu Masöz

Bu akşam yemeğinden ö nce Nate’i sadece bir defa gö rebildi. Umutsuzluk içinde onun evine telefon etti. Telefona çocuklardan biri çıktı. “Bir dakika.” Damdan dü şer gibi. Yere dü şen telefonun tok sesi. Masadan kaymış olsa gerek. Bir bağırtı. “Baba, telefon sana!” Lesje’nın oturduğu apartmanın altındaki kü çü k kafede buluşmaya karar verdiler. Tehlikeli bir şey bu. Ya William görürse?Buluştuklarında Lesje, ö fkeyle, “Elizabeth niçin bizi yemeğe çağırıyor?” diye sordu. Artık sö zü nden cayamazdı, gü lü nç olurdu bu. William’a karşı da garip olurdu. Hoş, en baştan hayır deseydi bile, gülünç olacaktı ya.

Nate çekine çekine onun elini tutuyordu. “Bilmiyorum” diye karşılık verdi. “Elizabeth’in yaptıklarına şaşmaktan vazgeçtim bir süredir. Onun neyi niçin meydana getirdiğim hiç bilmiyorum.” Lesje,  “I˙ş  yerinde  de  ö yle  sıkı  fıkı  bir  dostluğumuz  yok”  dedi.  “  Aramızdakileri  biliyor  mu yoksa?” Nate, “olasılıkla” dedi. “Seni yemeğe çağıracağım bana ö nceden sö ylemedi. Çağırma falan da diyemedim bu nedenle. Sık sık onu bunu çağırır, ya da çağırırdı.”